İzmir Devlet Klasik Türk Müziği Korosu’nun “Mum Işığı” programları devam ediyor. Bu yıl “Darülelhan’dan Günümüze” ana başlığı kullanılmış. Darülelhan, İstanbul Belediye Konservatuarı’ın ilk adıdır (1917-1926).
Programın formatına göre, birinci bölümde koronun seslendirdiği klasik eserler yer alır. 18 Şubat akşamındaki Mum Işığı’nda bir Ferahfeza Takım dinledik. Eserler İsmail Dede Efendi’ye aitti.
“Ferahfeza” sevinç ve ferahlık arttıran demektir. Öztuna’nın ifadesiyle şuh, zarif, neşeli ve nazlı bir makamdır. Dede Efendi’nin Ferahfeza Ayini meşhurdur. Tanpınar “Huzur” adlı romanında bu ayini çok zevkle anlatır. Bir evde Ayini icra eden Emin Dede’nin, kendisini kutlayan kişiye şöyle dediğini yazar: “Biz musiki yapmıyoruz, ibadet ediyoruz.”
Konserin ikinci bölümünde bir solist dinledik: Hakkı Demirok. 1985’ten beri İzmir Devlet Korosu’nda ses sanatçısı. Çalışkan, kibar bir insan. Bildiğim kadarıyla koronun bütün konserlerini videosuna kaydeder, arşive koyar. Kendine mi saklar, hayır. Facebook sayfasında onların çoğunu yayımlar. İlgili sayfaya girerseniz birçok musiki videosuna rastlarsınız. Bu hizmeti için ayrıca teşekkürler.
ŞEYH NUREDDİN’İN BESTESİ
Hakkı Demirok’un okuduğu ilk parça benim için tam bir sürpriz oldu. Bu köşede İzmir Mevlevihanesi’nden ve onun meşhur şeyhi Nureddin Efendi’den birkaç defa söz ettim. Şeyh Nureddin şair ve bestekardır. Şeyhlik yaptığı 1888-1920 arası, İzmir Mevlevihanesi önemli bir musiki merkeziydi. Solistimiz onun ilk defa dinlediğim Hüseyni Aşiran makamındaki parçasını okudu. Sözleri şöyle:
“Gören sanır ki safadan sema-i rah iderim / Döner döner bakarım kuy-i yare ah iderim / Saba ki can getirir cisme suy-i dilberden / Dem-i seherde anı kendime penah iderim.”
Sema-ı rah, yolda yapılan sema, sema ederek yürümek demektir. Mevleviler bazı neşeli zamanlarda mesela pikniğe giderken şevke gelip sema ederlermiş. İlk beyti Esrar Dede’ye ait olan dörtlük şunu demek ister:
“Gören zanneder ki ben neşe ve mutluluktan dolayı yolda sema ederek yürüyorum. Oysa ben, dönüp dönüp sevgilinin köyüne bakar ve ah ederim. O dilberin yönünden esmekte olan saba rüzgarı benim bedenime canlılık verir. Ben seher vaktinde onu kendime sığınak edinirim.”
MUTLU AYRILDIK
Hakkı Demirok’un son okuduğu parça Tatyos Efendi’nin Uşşak şarkısı oldu: “Gam-zedeyim deva bulmam / Garibim bir yuva kurmam / Kaderimdir hep çektiğim / İnlerim hiç reha bulmam”
“Elem beni terk etmiyor / Hiç de fasıla vermiyor / Nihayetsiz bu takibe / Doğrusu takat yetmiyor.”
Klasik eserin özelliği bu olmalı: Defalarca dinleseniz her zaman zevkli ve duygulu gelir. Yanımdaki arkadaşım, acaba gençler de aynı zevki paylaşır mı, diye sordu. Neden olmasın? Rahmetli Barış Manço bu şarkıyı kendine has üslubuyla söylerdi. Genç yaşlı herkes büyük bir zevkle dinlerdik.
Zeki Buluk’un takdimi her zamanki gibi kısa, öz ve kıvamında idi. Mum Işığı tiryakileri salondan mutlu ayrıldılar.
Bir yanıt bırakın