Bayram namazı için gittiğim camide her zaman olduğu gibi bir vaiz konuşmakta idi. Resmi görevli olup olmadığını bilmiyorum, muhtemelen değildi. Bayram namazı vaktine daha 10-15 dakika vardı.
Vaiz bir ara “Şeker Bayramı” ve “Ramazan Bayramı” adlandırması üzerinde durdu. Şeker Bayramı denmesinin yanlış olduğunu bin dereden su getirerek açıklamaya çalıştı. İleriki günlerde sağlığa zararları iyice belirginleşince şekerin tamamen gündemden düşmesiyle; yeni nesiller “şekerin sonu geldi, öyleyse şeker bayramına da gerek yok diyeceklerdir” şeklinde bir garip mantık yürüttü.
Toplumda ayrışma konuları üretmekte ne kadar mahir olduk! Çok yazık!
Son zamanlarda bazı seküler kimselerin Ramazan yerine “Şeker Bayramı” demekteki ısrarları, bir kısım dindar (veya dini dar) çevreleri harekete geçirdi. Vay efendim, ille de “Ramazan Bayramı” denmeliymiş!
BAYRAM İSİMLERİ MİLLİ
Osmanlı’nın son dönemlerine ait yazılı metinlerde Ramazan ve ya Şeker Bayramı tabirlerinin ikisinin de kullanıldığı görülür. Bu bir işkillenme sebebi veya art niyet belirtisi olarak görülmezdi.
Bizde bayram isimler i millidir. Kurban Bayramının Arapçası “ıyd-i adha”dır. “Adha, uhdiye” kurban demektir. Biz Türkçeleştirip Kurban Bayramı demişiz.
Ramazan Bayramı için Araplar “ıyd-i fıtr” derler. Fıtır ve Fitre Bayramı demektir. Ama biz Ramazan Bayramı demeyi tercih etmişiz. Bu bayramda şeker ikram edildiği için halkımız “Şeker Bayramı” da demiştir.
ŞEKERİN ARKA PLANI
Eskiden şeker şimdiki gibi bol değildi. Az olan şey değerlidir. Bayramlarda en makbul ikram şeker idi. Anadolu’da hala geçerlidir. Kocaman bir tepsinin içine lokum ve çeşit çeşit şekerler konur gelene tutulur yani ikram edilir. Bir ziyaretçinin 3, 5 veya 7 çeşit şeker alması bazı yerlerde bir gelenektir ve bu, ev sahibini mutlu eder.
İşte “Şeker Bayramı”nın böyle bir tarihi ve sosyal arka planı vardır. Dine karşı mesafeli olan ve seküler bir inatla “Şeker Bayramı” demekte ısrar eden küçük bir grup olabilir. Onları muhatap alıp da fanatik bir gayretle, bunun yanlış olduğunu söyleyip durmanın bir dayanağı yoktur. Böyle bir çekişme fayda yerine zarar getirir. Farklı düşüncedeki toplum kesimlerinin arasını daha da soğutur, farklılık nefrete yol açar.
ORTAK PAYDA
Din ve iman birliği toplumun en önemli yapı taşı ve çimentosudur. Milletimizin büyük çoğunluğu inançlıdır, Müslümandır. Hepimize düşen din, tarih ve ortak kültür paydasında birleşmek tefrikaya (ayrılığa) düşmemektir. Tıpkı Mehmet Akif’in dediği gibi:
- “Girmeden tefrika bir millete, düşman giremez/ Toplu vurdukca yürekler, onu top sindiremez.”
Bir yanıt bırakın