Türkiye’nin medeniyet meselesi

Başlık, Prof. Dr. Mehmet Aydın’ın İzmir Katip Çelebi Üniversitesi’nde 24 Mart’ta verdiği konferansın adıdır.
Mehmet Aydın da İzmir ve Ege’de hizmet vermiş bir kimsedir. 1943 Elazığ’da doğumlu. 1966’da Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi’ni bitirdi. 1967-1971 yılında Edinburgh Üniversitesi’nde Felsefe doktorası yaptı.
1984 yılında profesör olarak İzmir Dokuz Eylül Üniversitesi İlahiyat Fakültesi’ne atandı. Burada hocalık ve Dekanlık yaptı.
3 Kasım 2002’de Ak Parti İzmir Milletvekili olarak Parlamentoya girdi. İki dönem süren milletvekilliği sırasında uzun süre Devlet Bakanlığı yaptı.
Mehmet Aydın din ve felsefe alanlarında uzmandır ve kitapları vardır. Düşüncelerini sadece yazılı olarak değil, sözle ifade etmeyi sever. İyi bir hatiptir. Yurtiçinde ve yurtdışında katıldığı çok sayıda konferans, televizyon ve radyo programında görüşlerini açıklamıştır.

KONFERANS
Katip Çelebi’de soru-cevaplarla birlikte 2 saati bulan konuşması sırasında M. Aydın’ın söylediklerinden birkaç demet sunalım:
12. yüzyılda Bağdad, Şam, Kahire, Endülüs insanlığı hayrete düşüren zenginlikte ve enginlikte bir medeniyete sahipti. Din ilerlemeye mani olsaydı, o zaman da olurdu. Ziya Paşa bunu dile getirir: “İslam imiş devlete pa-bend-i terakki/ Evvel yoğ idi işbu rivayet yeni çıktı.”
Gerileme devrinden sonra Osmanlı, Avrupa medeniyetini almaya karar verdi. Fakat bir yandan da yaşayan kültür vardı, onu ne yapacaktık? O dönemde Osmanlı münevverinin son 40-50 yılda çektiği bir acı var. Medeniyet değiştirmek bir ıstıraptır. Bu ıstırabı en iyi anlatanlardan bir Mehmet Akif’tir: “Gülme ey yolcu beraber oturup ağlaşalım/ Elemim bir yüreğin karı değil, paylaşalım.”
Kendini koruyarak batılılaşmak esas olmalıydı. Akif böyle düşünür, ben de onun yolundayım.
Çare ne idi? Avupa medeniyet dairesine girmek. Ama ölçü ne olmalıydı? Batının her şeyini mi alacaktık, yoksa hiçbir şey almamalı mıydık? Bin yıllık İslam kültürü içindeydik. İslam, M. Akif’in Leyla’sıdır. Leyla’ya kıymadan Avrupa’dan nasıl faydalanacaktık? Ortası bulundu. Teknolojiyi bilimi alıp, kendi kültürümüzü korumalıydık. M. Akif: “Alınız ilmini garbın alınız san’atını/ Veriniz hem de mesainize son sür’atini”

AKIL DİNİ

Aslında akılla en barışık olan din İslam’dır. İslam medeniyetinin içinde 70-80 tane kültür ve etnisite vardır. Sonunda tevhide dayalı bir medeniyet inşa edildi. Farklılıkların, inanca aykırı olmayan hiçbir şeyine dokunulmadı. Onun için İslam medeniyeti kültürel zenginlik bakımından en zengin medeniyettir.
Osmanlı ve Selçuklu Medeniyetinin olmadığı bir yerde Türk zihni inşa edilemez. Selçuklu Kültürü, Mevlana Kültürü, Yunus Emre Kültürü çok rafine bir kültürdür. Sanatta edebiyatta genel olarak hayatımızın manevi dokusunda bunlara ihtiyacımız var. Bugün insanlık bile bu kültürlere muhtaçtır.”
Her gün yeniden doğacağız, her gün yeniden yorumlayacağız. Her şeyi tartışabilmeliyiz. Ancak böyle çıkış yolu bulabiliriz.

İlk yorum yapan olun

Bir yanıt bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.