Türkülerle hekimlik 2

Göz hekimi Prof. Sait Eğrilmez’in türkülü sohbetine devam ediyoruz: Hekimlik ve para, can sıkıcı bir konu. Hekimlik zor bir tahsil, her doktor emeğinin karşılığını almak ister. S. Eğrilmez’e göre, bazı insanların yegane değeri paradır, ama para tek değer değildir.
Öyle hasta var ki yıllık kazancı bin lira ise, bunun yüz lirasını verebilecektir, ama doktor 500 ister. Hasta ise insaf der: “Yedi baş horanta yıkık hanede/ Tüm kazancım bini bulmaz senede/ Yüz pangunut helal olsun gene de/ Ben nereyim, beşyüz nere tohdur beğ”
Eğrilmez’e göre, aslında bu kişinin yüz lirası birçoğunun 500’ünden daha kıymetli. Bunu anlamayan doktorun “değer algısı”nda bir sorun var demektir.
S. Eğrilmez sorar: “İyi hekimliğin bir tek anahtarı olsa ne olurdu?” Cevap verir. “Empati, yani karşınızdakinin yerine kendinizi koymak!” Hastanın istediği bu. Ağrı duyan birinin ağrısını onun kadar hissetmek:
“Çiğdem kokar Karacaören yaylası/ Hasta gibi inler doktorun hası/ Dilerim Mevla’dan bakan olası” Hekim, bakan olasın diye dua almak istiyorsa, tek yolu hastanın çektiği can ağrısını, can kulağı ile dinleyip yüreğinde sızısını duymaktır.
Şu Urfa türküsünde dört gözle doktor beklenir: “Kapıyı çalan kimdir/ Aç bakım gelen kimdir/ Yaram derine düştü/ Belki gelen hekimdir”
Sait Bey türkü sözlerinden hareketle senaryolar çizer, anlatır ve türküyü söyler veya dinletir: “Doktor beyler cem oldular başıma/ Kefen gömleğini ölçün döşüme/ Kan karıştı gözlerimin yaşına/ Söyle doktor söyle ölecek miyim/ Ölmeden sılayı görecek miyim”
Başka zamanlarda ilgi duymadığımız hüzünlü ve sıkıcı gelebilecek nice türkünün hikayesini Dr. Sait Bey anlatır, ardından da parçayı dinletince, bir duygu seli içinde göz yaşınızı tutamazsınız.
***
“Türkülerdeki Hekimlik” kitabının önsözünde önce insanı tanımak gerektiğini söyler ve ekler: “Türkçe konuşan ve Anadolu kültürünü benimsemiş insanların mesajını, onların özlü sözlerinden almak, bu sözler arasından da müziğin gücü ile hem kalbe hem de akla etki edebilen türküleri yol gösterici saymak yoluna gittik.”
Sait Bey’in yerli ve milli tavrı dikkati çeker, der ki: “Biz, Türk hekimlerine, şimdiye dek hep Batı tıbbı ve literatürüne bakılarak anlatılan ‘iyi hekimlik kavramı’nı, bizzat hekimlik ettiğimiz kimselerin sözlerinden aktarmayı, ‘bizim insanımız’, yani halkımız indinde gerekli gördük.”
***
S. Eğrilmez idealist, inançlı bir insan. Ayşe Adlı’nın ifadesiyle: “İlhamını Aşık Veysel’den alan bir ‘şifacı’. Tıp ilminin imkanlarını, türkülerden devşirdiği hikmetle birleştiren bir gönül adamı.”
“Hastane hekimlerinin mekanı/ Elinden geldikçe incitmez canı/ Yardım Yaradandan, olsun dermanı” dizelerini okuyup şöyle der doktorumuz: “Biz de elimizden geldikçe, kimsenin canını incitmeden, Yaradan’a sığınarak insanlara yardım etmeye çalışıyoruz.”
Tevazuyu elden bırakmaz, bir şiirinde şöyle der: “Görmenin ilmine ömrüm adadım/ Veysel’ce gören bir göz bulamadım.”

İlk yorum yapan olun

Bir yanıt bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.