Başlıktaki deyimin yaygın anlamı şudur: İktidar mücadelesine giren kimse başarı kazanırsa yönetici olur, başaramazsa öldürülür demektir.
Ben sözün manasını biraz genişletmek istedim. Bir ülkede devlet varsa düzen vardır. Devlet ve otoritesi yoksa anarşi ve korku hakim olur. Devletin adil ve insan haklarına riayetkar olması elbette iyidir. Ama zalim de olsa, devletin yokluğu daha kötü sonuçlar doğurur. O zaman ülke teröristlerin, leş kargalarının, kuzgunların eline kalır.
En kötü devlet, devletsizlikten iyidir. Yanlış görülen uygulamalarla mücadele edilirken, devleti yok etmeye varacak çizgiye yaklaşılmamalıdır. İslam tarihinden tipik bir örnek: Emevilerin baskı ve şiddete dayalı yönetimiyle tanınan bölge valisi Haccac-ı Zalim vardı. O devrin büyük bilgini Hasan-ı Basri (ö. 728) onun zalimce uygulamalarını hep eleştirmiştir. Ancak kargaşaya yol açacağı düşüncesiyle Haccac’a isyan edilmesini doğru bulmamıştır. Evet zalim de olsa devletin varlığı, devletsizlikten daima iyidir.
Köklü milletlerde mesela Osmanlı’da devletin yokluğu, ihtimali dahi düşünülemeyecek bir kötülük olarak görülür. Bugün de çeşitli sebeplerle tekrar edilen “ya devlet başa ya kuzgun leşe” ifadesi, siyasi bir kültürün taşıyıcısıdır.
***
Irak ve Libya’da olup bitenler Saddam’ı ve Kaddafi’yi mumla aratır oldu. Onların yönetimi sırasında, hiç olmazsa bir muhatap vardı. Şimdi ise o zavallı ülkelerde tamamen anarşi ve ölüm hakim. Musul Konsoslosluğumuzun başına gelenler dolayı milletçe içimiz kan ağlıyor.
Konuyla ilgili üç alıntı:
1. Irak işgalinin en feci sonucu Irak devletini çökertmesidir. Devletin çökmesi bölgede zaten güçlü olan aşiret ilişkilerini ön plana çıkarttı. Devlet, güvenliği ve düzeni sağlayamadığı için devlet dışı silahlı örgütler palazlandı. (Soli Özel)
2. Bugün Irak’ta yaşanan gelişmelerin başlangıç noktası 2003 tarihli ABD işgalidir. Irak toplumsal dokusunun mezhebi ve etnik parçalarına ayrılmasının, El Kaide tipi örgütlerin bu kaos alanında cirit atmaya başlamasının tek sorumlusu Bush politikalarıdır. Afganistan’da Taliban’ı, Irak’ta IŞİD’i üreten, IŞİD’i besleyen bu politikalardır. (Ali Bayramoğlu)
***
3. İşte Libya… Sırtlan gibi saldırdılar, bu ülkenin iyi kötü bir birlikte yaşama formu vardı, parçaladılar ve koca ülkeyi bir iç savaşın içine itip yine çekip gittiler.
Bakıyorum da bazı çevreler yaşanan tüm bu olaylardan Ortadoğu halklarını sorumlu tutuyor ve neredeyse olanların Müslümanlıktan kaynaklandığını düşünüyorlar.
Oysa bu ne feci bir yanılgı. Bütün bu coğrafya Batı’nın bulaştırıp gittiği hastalıkları tekrar tekrar yeniden yaşıyor. Hastalığın çaresi kendi mikrobundadır, Ortadoğu’da ilk başta yapılması gereken yeni bir dünya kurgulamaktır. Bunun ilk şartı da Batı emperyalizminin bütün etkilerini silmek, uygulamalarını geçersiz kılmaktır.
(Hüseyin Kocabıyık)
Bir yanıt bırakın