UNESCO 2021senesini “Yunus Emre Yılı” olarak belirledi. Her milletin tarihinde çeşitli alanlarda isim yapmış kişiler vardır. Yunus Emre, bizim klasikleşmiş şahsiyetlerimizin başında gelir. Kültür devamlılığı için klasiklerin tanınması şarttır.
“Kökü mazide olan ati” parolasına uygun olarak, kökleri derinlerdeki su kaynaklarına varabilen bir ağaç daha gür ve sağlıklı olur. Milletimize hayat suyu verecek bu tür kaynaklardan birisi Yunus Emre’dir. O, şiirindeki sihirli kudretle, insanoğlunun duygu ve düşünce imkanlarını harekete geçirmeyi başarmıştır.
Yunus Emre bir inanış adamıdır, bir derviş-şairdir. İnandığı ve yaşadığı prensipleri sade fakat derin manalı mısralarla ifade etmesini bilmiştir. Ondan bize kalanların iyice araştırılması ve çeşitli yönleriyle incelenmesinde büyük fayda vardır. “Yunus Emre Yılı”nın bu amaca bir ölçüde faydası olabilir.
YUNUS BİZE NE SÖYLER?
750 sene önce yaşamış olan Yunus Emre’nin acaba günümüz insanına söyleyeceği bir şey var mıdır? Onun şiirleri sadece kendi yaşadığı çağa mı hitap ediyordu, yoksa evrensel boyutta mıdır? Bu tür soruların cevabı “evet” olacaktır.
Nedeni şu: Yunus ve benzerleri doğrudan insana seslenirler, insana dokunurlar ve özellikle insanın iç dünyasına, kalbine, gölüne hitap ederler. Yunus duygu ve şiir diliyle, sadece zamanına hitap etmemiştir. “Her dem yeni doğarız / Bizden kim usanası” diyerek 750 yıldan beri, sürekli tazelik içinde milletimize, hatta bütün insanlığa seslenip durmuştur.
Dünya değişir, çağlar değişir, kıyafetler değişir, iklimler değişir. Ama değişmeyen bir şey vardır; insanın iç dünyası, manevi yapısı, kalbi, gönlü, duyguları değişmez. Kalbin, iç dünyamızın meselesi binlerce yıldır hep aynıdır. Çağımızın insanı 750 sene önceki insandan farklı hissetmiyor, onda farklı bir kalp çarpmıyor. Kalbin ihtiyaçları bakidir. Yunus bir kalp/gönül tabibidir.
ÇAĞIMIZIN İHTİYACI
Yunus düşüncesine insanlığın bugün daha büyük ihtiyacı vardır. Çağımız insanı, genellikle kendini yalnız et, kemik ve kandan ibaret bir yaratık olarak görmek ve sadece etine kemiğine, yani maddi ve nefsani ihtiyaçlarına hizmet etmek yanlışlığı içindedir. Bu yüzden, bizzat taşımakta olduğu gerçeklerden ve üstü örtülü güzelliklerden habersizdir.
Kendine yabancı, hatta düşman kesilen bu insan, gerçek sevgiyi unutmuş, ihtiraslarının ve egoizminin esiri olduğundan, hem kendine hem çevresine zarar verir hale gelmiştir. Bencillik, kin, nefret, intikam ve iftira gibi menfi kuvvetleri müspete çevirecek kestirme yolların başında Yunusların düşüncesi gelir.
Gara’da alçakça katledilen 13 şehidimize rahmet dilerken, duygularımıza tercüman olan gene Yunus’tur: “Bu dünyada bir nesneye yanar içim göynür özüm/ Yiğit iken ölenlere gök ekini biçmiş gibi”
NOT: Bugün 15.00-17.00 saatleri arasında Kilis Üniversitesi’nin düzenlediği Yunus Emre e-paneli vardır (youtube). Hasan Kamil Yılmaz, Ekrem Demirli ve ben katılacağım. İnternetten izlemek için şifre: (https://us02web.zoom.us/j/2675374480)
Bir yanıt bırakın