Geçen hafta, on gün gecikmeli olarak Covid-19 aşısı oldum/vuruldum.
(İğne yapmak, iğne vurmak gibi; aşı için de hem ‘yapmak’ hem de ‘vurmak’ yardımcı fiili kullanılır. Bkz.
Kubbealtı Lugati). 75 yaş üstü gruptanım.
Gecikmemin sebebi şu: Eskiden kalma e-devlet şifrem vardı, oradan e-nabız uygulamasına girdim. Aşı yaptırmak için hastane veya sağlık ocaklarından birini tercih etme imkanı var. Vakti gelince bilgisayar üzerinden randevu aldım: 1 Şubat pazartesi saat 14.00 için randevu verildi. Ekranda o sayfanın fotoğrafını cep telefonuma kaydettim.
Günü gelince sağlık ocağına gittim.
Kapıdaki görevliye kimliğimi verdim. 5 dakika sonra dönüp, randevu listesinde adımın olmadığını söyledi. Telefonumdaki fotoğrafı gösterdim. Görevli beni içeri aldı, aile hekimimiz Dr. Suat Cerban’a vardık. Kendisi işini iyi yapan biridir, fotoğrafı gösterdim. “Hocam, siz işlemi yaparken en sonda ‘onay’ tuşuna basmamışsınız, onun için sisteme girmemiş” dedi. Bana on gün sonrası için yeni bir randevu alıverdi. Biraz sonra telefonuma bunun mesajı geldi.
AŞI RANDEVUSU
Neden bunları anlattım? Ben ki her gün birkaç saatimi bilgisayar başında geçiren biriyim; böyle bir hata yapıyorsam, benim yaş grubumdaki ortalama vatandaş aşı randevusunu nasıl alıyor acaba diye düşündüm.
Dönüşte yolumun üstünde olan, mahallemizin çalışkan, tecrübeli ve becerikli muhtarı Recep Pervanlar’a uğradım. Bilgisayarla ünsiyeti olmayan vatandaşların aşı randevusunu nasıl aldığını sordum.
Muhtarımız “Çok kolay” dedi, “Alo 182’yi, telefonla arayınca hallediliyor.
Bunu beceremeyenler bize geliyor, ben yardımcı oluyorum. Bu konuda bir sıkıntı yok.” Yani benim gözümde büyüttüğüm gibi bir zorluk yokmuş.
Ülkem adına bu durum beni sevindirdi.
Gördüğüm kadarıyla sağlık altyapımız ve sağlık ocağı uygulaması iyi çalışıyor, kamu yönetiminde dijitalleşme, e-devlet, e-nabız gibi uygulamalar, böyle olağanüstü zamanlarda çok işe yarıyor.
Otomatik bildirimler telefon ve e-posta mesajıyla anında yerine ulaşıyor.
BAŞARILI KAMPANYA
Amacım bir iktidar güzellemesi yapmak değildir. Doğruya doğru, eğriye eğri demesini bilmeliyiz. Korona salgını bütün dünyayı tehdit eden büyük bir felaket.
Sağlık Bakanlığı işin başından beri olağanüstü bir gayret içinde. En büyük fedakarlığı sağlık çalışanlarımız gösteriyor.
Dünyadaki aşı pazarı bir kurtlar sofrası gibi. Bin türlü numara dönüyor. Aşı temin etmek, iyi bir organizasyonla aşı kampanyasını yürütmek zor iş. Ama Bakanlık imkan nispetinde işin üstesinden geliyor. Bir takım aksaklıklar, yapılan beyanlara göre bazı gecikmeler olmadı mı, elbette oldu. Ama 84 milyonluk Türkiye’de aşı konusunda yine de başarılı olduğumuzu düşünüyorum. Zaman içinde kazanılan tecrübenin de yardımıyla bundan sonra aşı işlemlerinin aksaksız yürüyeceğine inanıyorum.
Temennim şu ki, kısa zamanda kendi yerli aşımızı, yeterli miktarda üretiriz. Asıl büyük dileğim ise korona salgınının tamamen son bulmasıdır. Eskilerin duasıyla tamamlayalım: Allah devlete millete zeval vermesin.
Bir yanıt bırakın