Zübeyde Hanım’ın kabri

Vasilis Dimitriadis, Gümülcine doğumlu ciddi bir ilim adamıdır. Uzmanlık alanı Osmanlı dönemi. “Bir Evin Hikayesi” adıyla Türk Tarih Kurumu yayınları arasında çıkan kitabında, Selanik’teki Mustafa Kemal Atatürk’ün evi ve ailesi hakkında Osmanlı ve Yunan belgelerini titizlikle incelemiştir.

Kitapta evin bütün hikayesi, arşiv kayıtlarına ve emlak sicillerine göre anlatılır.
Atatürk’ün babası Ali Rıza’nın geçmiş izi 1700’lere kadar sürülür. Zübeyde Hanım’ın ailesi hakkında da bilgi verilir. Böylece Mustafa Kemal ve annesi aleyhindeki söylentilerin asılsızlığı açıkça görülür.

DİNDAR

Zübeyde Hanım geleneksel Osmanlı kültürü içinde yetişti. 6-7 yaşlarındaki oğlu Mustafa’yı dini eğitim veren Mahalle Mektebi’ne verdi. Bir süre buraya devam ettikten sonra babası modern eğitim uygulayan bir okula kaydettirdi.

Aşağıdaki bilgileri Atatürk Araştırma Merkezi yayınlarından “Atatürk’ün Annesi Zübeyde Hanım” adlı kitaptan aldım, yazarı Cemil Sönmez.

Zübeyde Hanım İslam dinine sıkı sıkıya bağlı bir kadındı.
İyiliksever ve alçak gönüllüydü. Hastalanınca doktorların tavsiyesi üzerine İzmir’e geldi.
15 Ocak 1923’te öldü. Son saatlerinde başında bulunan Latife Hanım, hafızları çağırıp hatim indirtti. 40’ında mevlit okutup 52’sinde aşure yaparak dağıttı.

VASİYETNAMESİ

Arşivlerde Zübeyde hanıma ait bir vasiyetname var. Burada vefatını müteakip 3 gün boyunca hatimler okunup dua edilmesini ve Beşiktaş’ta Yahya Efendi Dergahı haziresine defnedilmesini istemiştir.

Uygun bir yere devamlı akacak bir çeşme yaptırılmasını, her Cuma günü namazdan önce 2 cüz Kur’an okunmasını ve başka hayır işleri yapılmasını, bunlar için harcanacak parayı bıraktığını belirtmektedir. (H. Rıza Soyak, Atatürk’ten Hatıralar)

Zübeyde Hanım’ın cenazesi normal dini usullerle defnedildi. Başına da “ruhuna fatiha” sözüyle biten yazının bulunduğu klasik bir mezar taşı dikildi. Sonra ne hikmetse bu taş ve sandukası kaldırıldı.

Bunun Atatürk tarafından istendiği belirtilir. Bu emir gereği 1940’ta dağdan kocaman bir taş getirilip dikildi. Aynı emir icabı, “Atatürk’ün anası Zübeyde burada gömülü” yazıldı. 1970’te İzmir’e geldiğimde basit bir teneke levhadaki bu yazıyı gördüm.

TÜRBE YAPILMALI

Karşıyaka Zübeyde Hanım Parkı’ndaki kabre ait son durum şöyledir:
Çevre düzenlemesi yapılmış ve o kayanın önünde şık bir mermer üzerine pirinç harflerle şöyle yazılmıştır:
“Atatürk’ün annesi Zübeyde Hanımefendi burada yatmaktadır.”

Yani insanımızın kalbi daha saygılı bir ifade kullanmak istemiştir. Gönlümden geçen şu:
Nasıl ki Atatürk’ün, annesi için istediği ölüm levhasının metni değiştirilmişse, o zamanın zihniyeti gereği, istemediği türbe fikri yeniden gündeme gelebilir.

O taş gene dikili dursun, sağ tarafında uygun yer var, oraya klasik tarzda bir küçük türbe yapılır, içine bir sanduka konur. Ziyarete gelenler orada gönül huzuru içinde Fatiha okuyup dua ederler.

Bu yapılırsa toplumda Atatürk hakkında birbirine zıt fikirler kısmen yumuşamış olur.
Geleneğimizde kabir ziyaretinde Fatiha okumak vardır, bu da sağlanmış olur. Ziyaretçilerin ikilem içinde kalması önlenir.

İlk yorum yapan olun

Bir yanıt bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*