Bir cömertlik örneği

Yağmur şairi Nurullah Genç Erzurumlu fakir bir köylünün çocuğudur. Binbir zorlukla ilkokulu ve orta okulu bitirdikten sonra Erzurum İmam-Hatip Lisesi’nin devlet yatılı sınavlarına girer. Aslında çalışkan ve başarılı bir öğrencidir.
Sınavı kazandığı halde postadaki bir aksaklıktan dolayı kazandığına dair belge kendisine ulaşmaz. Bütün hayalleri yıkılır, çok üzgündür. Fakat fedakar babası bir çare bulacaktır.
Gerisini Nurullah Genç’in Omuzlarımdaki Dünya (Timaş, 2021) kitabından takip edelim:

MÜBAREK ADAM
Babam gerçekten de çok mübarek bir adamdı. Sürekli olarak da beni teskin etti. Bana güveni tamdı.
12 koyunumuz vardı, on tanesini satıp beni paralı yatılı olarak okula kaydettirme kararı aldı. “Ben çalışır tekrar koyun alırım. Yeter ki sen çalış ve İmam Hatip Lisesi’ni de birincilikle bitir. Gerisini düşünme” dedi.

Köyden koyunları Horasan’a götürdük. Babam onları sattı. Bir koyunun parasını kendisine ve bana harçlık yaptı. Dokuz koyunun parasını cebine koydu ve Erzurum’a gittik.
Önce okula kaydettirdi beni.

Paralı yatılıya gittik. Veznedara bir öğrencinin yıllık ücretini sordu babam.
Tam da 9 koyun parasıydı.
Babam gülümseyerek “Cebimde 9 koyun parası var. Yatılı ücretine ancak yetiyormuş meğer.
Şükürler olsun, başka bir şeye gerek kalmadı” dedi. Veznedar bunun üzerine “Vay be ağabey, dokuz koyun sattın Maşallah yani” dedi. Babam da “Evet, on koyun sattım birini harçlık yaptım.
Dokuzunu da buraya veriyorum.
Çocuğun adı Nurullah, önce Allah’a sonra sana emanet kardeş. Burada kimseyi tanımıyor. Sana zahmet ilgilen onunla, olur mu?” dedi.

GÖNÜL TOKLUĞU
Bir süre sonra Nurullah’ın parasız yatılı sınavını kazandığı anlaşılır ve paralı yatılı yurdundan ayrılır. Bu nokta çok ilgi çekicidir. Şöyle ki:
Yurttan eşyalarını almaya giderler ve durumu veznedara anlatırlar, babası: “Çocuk meğer parasız yatılıyı kazanmış ama belgesi gelmemiş.
Durum ortaya çıkınca kaydını yaptırdık ve parasız yatılıya geçiyor” der. Veznedar “Oo çok sevindim.
Koyunların büyük kısmını kurtardın maşallah. Nurullah’ın iki aylık masrafını düşelim, kalanı iade edelim” der. Hesap yapar. “Dokuz koyunun parasını vermiştin; ikisi gitti ama yedi koyunun parası burada ağabey der ve yığınla parayı bankın üzerine koyar.
Babası paraya şöyle bir bakar ve alır eline. Bir an için düşünür. Sonra sakin bir eda ile aldığı parayı yeniden koyar bankın üzerine. Veznedarın gözlerinin içine bakarak şöyle sorar:
“Bu yurtta taksitini ödeyemeyen çocuklar vadır. Harçlıksız kalanlar sıkıntı çekenler vardır. Ben bu parayı zaten gözden çıkarmıştım. Sana bu yedi koyunun parasını emanet olarak bırakayım, adil bir şekilde o çocuklara dağıtırsın” der.

Veznedar amca bu para çok diyecek olur; “Çok dediğin nedir ki?
Allah verdikten sonra kim alabilir ki bizden. Onun hazinesi sonsuzdur.
O lütfederse hesabı olmaz paranın.
Ben bu parayı gider tekrar kazanırım. Ama o çocukların böyle bir imkânları yok.”

Bir başka ilginç nokta şu: Nurullah öğrenciliği sırasında yurtta ayakkabı boyacılığı ve başka işler yaparak yaparak para birkitirecek. Mezun olunca babasının onun için sattığı on koyunu alarak köyüne götürecektir.

İlk yorum yapan olun

Bir yanıt bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.