Cemaat – Tarikat

Baştan beri Türkler Müslümanlığı tasavvuf üslubu içinde benimsediler. İlk Müslüman Türk devletleri, Selçuklular ve Osmanlı döneminde bu hep böyle devam etti.
Bizdeki tasavvuf ilahi aşka dayalı, geniş bir hoşgörü ve insan sevgisine ağırlık veren, her türlü benlik duygusunu kınayan bir anlayışa sahiptir.
Tarikatlar tasavvufun kurumlaşmış şeklidir.
Osmanlı’da tarikat-devlet ilişkileri karşılıklı saygı ve dayanışma içinde olmuştur. Ama ne zaman ki tarikat, yönetime müdahale görüntüsü veya şüphesi vermişse tepelenmiştir.
Padişahlar saygı duydukları şeyhlerin bile bu konuda yanlış bir tavırlarını sezmişlerse, onları sürmüşler veya idam ettirmişlerdir. Türk dünya görüşünde devlete itaat veya isyan Tanrı’ya itaat ve isyandır.

ANADOLU İRFANI

15 Temmuz kalkışmasının yarattığı kargaşa ortamında bahsini ettiğim konuda bazı yazılar çıktı. Bunlardan biri, tasavvuf uzmanı Prof.
M. Erol Kılıç’ın “Pensilvanya Mezhebine Karşı Anadolu İrfanı” başlığını taşır. Oradan şu alıntıları yapıyorum:
Bu menfur olayı kendi meşrepleri doğrultusunda yorumlayarak, fırsattan istifade bu toprakların asli harcı olan muazzez tasavvufa saldıranlar da yavaş yavaş arz-ı endam etmeye başladılar.
Erenlerin nefesi ile kurulan bu Devlet’in manevi hamileri, Allah’ın izniyle son sahtekarı da (FETÖ) suçüstü yapmışlardır. Saf ve samimi duygularla daha evvel bu yapıya gönül vermişlerin karar anı bu son olaydır. Bir mü’min ancak bir kere kandırılır. İkincisi ise ahmaklıktır.
Bu ülkenin normalleşmesi için gereken, yukarıda saydığım iki alandan biri olan din alanındaki normalleşme, ancak yedi asırdır bu toprakların kurucu babaları olan Erenlerin, Ariflerin İslam’ı ile olacaktır.
Hasılı bu olay ülkemizin sadece siyasi istikrarını değil, düşünce dünyasını da alt üst etmişe benziyor.
Kim bilir belki bu sayede taşlar yerine daha sağlam oturacaktır. Öyle ümit edelim. Unutulmasın ki mütenebbiler (sahte peygamberler) vardı ve her zaman olacağı gibi sahte dini liderler (müteşeyyihler) de olacaktır.
Bizi bunlarla korkutmayınız. Unutmayın ki sahteler, bir şeyde hakikat olduğunu gösterir. Sizin sahteniz dahi yoksa kıymet-i harbiyenizi bir kere daha düşününüz.
(aa.com.tr/tr/15-temmuz-darbegirisimi/ pensilvanya-mezhebine-karsi- anadolu-irfani/615261)

GÜL

Ben şunu ilave edeyim…
Cemaat-siyaset ilişkisini ele alan, “tarikat” ile “cemaat”i aynı kefeye koyan bazı yazılarda, iyi niyetli gibi görünen fakat ya bilgi eksikliğinden yahut da klasik tasavvuf karşıtlığı dolayısıyla sapla samanı karıştıranlar oluyor. Dinin tasavvufi yorumlarına, “veli” anlayışına alabildiğine yükleniliyor.
Tekkeler kapandığından beri tasavvuf alanının iç kontrol sistemi çalışmıyor.
O yüzden gerçek temsilcileri çok azdır.
Her devirde, her kurumun istismarcıları ve yanlış uygulayıcıları olur. Bu, tasavvufun özüne halel getirmez.
Ölçü şu olmalı: Gülün hastalıklarına değil, gülün bizzat kendisine bakılmalıdır.

İlk yorum yapan olun

Bir yanıt bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.