iyi insanlarımız

Musa Dursun 15 yıldır İstanbul’un en uzun hattı olan 500T Tuzla-Cevizlibağ hattında özel halk otobüsünde şoförlük yapmaktadır.

Yusuf Samet Yaraş bir gün onun kullandığı otobüse bindi, kalabalıktı, ön kapının yanında yolculuk yaptı. Çantasını da kapının yanında duran valizlerin üzerine bıraktı. 4. Levent’te inen Yaraş, dalgınlıkla çantayı otobüste unuttu.

Valiz sahipleri indikçe, birer birer eşyalarını aldılar. Çanta ortalıkta kalmıştı, bir yolcu alıp şoföre teslim etti. Şoför Dursun çantayı açıp şöyle bir baktı, içinde laptop, tablet, pasaport, banka kartları, para.. bir sürü şey vardı. Kart, kimlik gibi şeyleri iptal etmesin diye bir an evvel sahibiyle irtibata geçip teslim etmek istedi.

Çantanın içinde yüklü miktarda döviz olduğunu, ancak miktarını bile saymadığını söyleyen Musa Dursun, “Kaç parası var saymadım bile. Kişisel eşyaları görünce karıştırmak istemedim” diye konuştu.

Çantadaki bir bilgiyle önce Yaraş’ın babasına, sonra da kendisine ulaşan Dursun, akşam saatlerinde çantayı Samet Yaraş’a teslim etti.

Şoförümüz helal süt emmiş, hakkı olmayan bir şeye el uzatmama terbiyesi almış, pek çok insanımızdan biriydi. Yaptığı işin gayet tabii olduğunu düşündüğünden belki de kimseye bahsetmeyecekti. Olay şöyle meydana çıktı:

Şoförün bu çabası yolcu Yusuf Samet Yaraş’ı duygulandırmıştı. Teşekkür etmek üzere, Özel Halk Otobüsü İşletmeleri’ne bir e-posta gönderdi, şöyle başlıyordu:

“Böyle bir zamanda İstanbul gibi bir yerde, içerisinde bu kadar değerli eşyanın, belgelerin ve yüklü miktarda nakit paranın olduğu bir çantayı bulan bir kişinin, eksiksiz bir şekilde, uzun uğraşlar sonucu bana ulaştırmasını hayal etmek bile güç.”

Halk Otobüsü İşletme yetkilileri, şoförün çabasını ve dikkatini takdir ettiklerini, kendisinin ödüllendirileceğini bildirdi. (Habertürk ve Milliyet, 27 Ocak)

Rencide olmasın diye

Erhan Bayrakçı Bilecik’te esnaftır iş yerinin önündeki kapağı her zaman açık tutulan bir ekmek dolabı vardır. Bir gün dolabında 4 lira ve yanında şöyle bir not buldu:

“Kusura bakmayın. İki gündür toplam 3 poğaça aldım. Hakkınızı helal edin. Param yoktu. Kapağı açık bıraktığınız için teşekkür ederim.
Parasını bırakıyorum.” Bayrakçı, şöyle konuştu:

“Kapatmadığımız için zaten ihtiyaç sahiplerinin alması için teşvikte bulunduk. Bundan herhangi bir maddi beklentimiz olmadı. Atamızdan, babamızdan gördüğümüz güzel bir olay vardı. Niyetler amellere göredir. Allah rızasını gözeterek yaptık. Arkadaş da iki gün almış, sonra da bir not yazarak parasını fazlasıyla bırakmış. Kim olduğunu bilmek isterdik ama rencide olmasın diye kamera görüntülerine de bakmadık.” (7 Şubat tarihli gazeteler)

İlk yorum yapan olun

Bir yanıt bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.