İZMİR’İN EMİR SULTANI

“Emir Sultan” deyince herkesin aklına Bursa’nın meşhur Emir Sultan’ı gelir. Oysa İzmir’in de bir Emir Sultan’ı vardır. İzmir’in eski semtlerinden Namazgah denilen yerde bulunmaktadır. Agora kazı çalışmalarının yapıldığı yeri solunuza alıp bir süre yürürseniz, daracık sokaklardan geçip Emir Sultan’a ulaşırsınız. Çevresindeki tarihi binalar, hamam, dergah tamamen harabe halindedir. Yakın zamana kadar evsiz barksız kimselerin mekanı haline idi.

Araştırmacılar Emir Sultan diye anılan yerin kurucu şeyhi olarak ittifakla Seyyid Mükerremüddin isminden bahsederler. Kaynaklara bu adla yansımıştır. Yani burası Seyyid Mükerremüddin zaviyesi olarak kurulmuştur. Kendisi büyük ihtimalle bu toprakların fethinde hizmeti geçmiş alperenlerden biridir

Gazi Dervişler

Alperenler yani gazi-dervişler, Anadolu’nun fethinde önemli bir vazife görmüşlerdir. Bunlar çok defa, düzen​li ordulardan evvel gelip toprağa yerleşirlerdi. Özellikle uc bölgelerini seçerler, kondukları yerleri imar ve inşa edip, bağ bahçe yetiştirirlerdi.

Bu zaviyeler, o çevre için bir insanlık ocağıdır, bir sığınaktır. Gelen geçenlerin bir kaç gün rahatça barınabilecekleri misafirhanedir. Bu misafir kabul edişte din ve milliyet ayırımı yapılmaz. Buralarda gündelik işler ve dünyevi faaliyetler yanında asıl olarak olgun insan yetiştirmek, çevreye örneklik yapmak üzerinde durulur. Anadolu’nun hemen her bölgesinde, bu yapıcı insanlara ait tekke ve zaviye kalıntıları, türbeler, onlara ait köy isimleri hala yaşamaktadır.

Moral Yuvası

Seyyid Mükerremüddin zaviyesi İzmir’in fethinden hemen sonra kuruldu. Vakıf belgelerine göre kuruluşu XIV. yüzyılın ilk yarısındadır. Aydınoğlu Mehmet Bey’in oğlu Gazi Umur Bey tarafından yaptırıldı. Bu zaviye, dini fonksiyonları ile birlikte, Türk-İslam yerleşiminin çekirdeğidir. Yani bu topraklarda yerleşip kök salmamızın nüvesidir. İzmir’in fetih döneminin bugüne uzanan bir hatırası sayılır. Nitekim zaviye sonradan kendi adıyla anılan “Şeyh mahallesi”nin çekirdeğini oluşturmuştur.

Emir Sultan Dergahı zaman içinde farklı tasavvuf kurumlarının faaliyetine de mekan olmuş görünüyor. “Eski İzmir’den Anılar” yazarı A. Şehabettin Ege şöyle der: “Eniştem Şeyh Hüseyin Efendi, Emir Sultan Rifai tekkesinin şeyhi idi (…) bu tekkede her hafta pazartesi geceleri ayin yapılırdı”

Harap Durumda

Günümüzde ihmale uğramış ve tamamen kendi haline terk edilmiş olan Emir Sultan dergahı ve çevresi, XX. asrın başlarında İzmir’in en önemli mevkilerinden idi. Şu satırlar, tarihçilerin ifadesidir ve bu tür kurumlarının önemli fonksiyonları icra ettiğini göstermektedir:

“Emir Sultan zaviyesi, işgal yıllarında her şeye rağmen faaliyetlerini devam ettirmiştir. Moral açıdan iyice yıpranmış bulunan İzmir Türklüğü’nün ihtiyaç duyduğu manevi kuvvet kaynağını temin eden önemli bir merkez durumunda idi. Bu bakımından Milli Mücadelenin de canlı hatıralarını yansıtmaktadır.”

Günümüzde ise bu kutsal mekan ve çevresi harap durumdadır. Restorasyon için ilgililerin himmetini beklemektedir.

İlk yorum yapan olun

Bir yanıt bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.