Köklerine yabancı olmak

4Ekim Salı günü Balçova Belediyesi ve Sosyal Demokrasi Derneği İzmir Şubesi’nin, İzmir Ekonomi Üniversitesi’nde düzenlediği panelde ‘İzmir ve Demokrasi’ konuşuldu.
Panel yöneticiliğini Sosyal Demokrasi Derneği Başkanı Cengiz Onur yaptı. Tarihçi Prof.
Hakkı Uyar, sosyolog Doç. Engin Önen ve CHP İzmir Milletvekili Mustafa Balbay konuşmacı idi. Panelistler kendi alanlarında konuştular.
Cengiz Onur’un üslubu gerilerde kalmış üçüncü dünya solculuğunu hatırlattı. Sık sık ‘yoldaşlar!’ diye hitap etmesi, keskin sosyalist ideolojiyi dillendirmesi, 70’lerin Türkiye’sinde takılıp kaldığını gösteriyor.
Aynı şekilde Balçova Belediye Başkanı Mehmet Ali Çalkaya, gençlik yıllarının sol militan tavrını bir türlü unutamamış ki, sözlerinden o günlere hasret duyduğu anlaşıldı. Hele Küba’ya övgü sayılacak sözlerini nereye koymalı bilemiyorum. Küba ve Amerika karşılıklı büyükelçiliklerini açıyorlar. Küba’nın terk etmek üzere olduğu rejime bizimkilerin hayranlık duymaya devam etmesi ne garip!

HOMEROS TAKINTISI

Bu iki konuşmacı ve Mustafa Balbay’ın Homeros hayranlığına pes doğrusu.
Evet, Homeros bir değerdir;
İzmir’in en eski tarihinden söz ederken ona yer verilmelidir.
Biz evrensel kültürün de bir mirasçısıyız.
Ama İzmir deyince ısrarla Homeros güzellemeleri yapılması, Homeros’la yatılıp Homeros’la kalkılması artık kabak tadı verdi.
Bu anlayış milli köklerine yabancı bir kısım aydınımızın ciddi bir hastalığıdır. ‘Anadolu Medeniyetleri’ sloganıyla ülkemizde Türk öncesi unsurları öne çıkarmak, bu arada kendi kültür mirasımızı göz ardı etmek gerçekten marazi bir anlayıştır.
Ne yazık ki başta Büyükşehir olmak üzere CHP’li İzmir belediyelerinin kültür birimlerinde çoğunlukla bu zihniyetin temsilcileri hakimdir.

EMİR SULTAN

Bu topraklara hakim olduktan sonraki 800 yıllık kültür mirasımıza üvey evlat muamelesi yapıp, sadece antik kültürlere eğilmek bize bir şey kazandırmaz.
Agora’yı bütün ihtişamıyla ortaya çıkarmak iyi bir iştir. Ama onun az ötesindeki Emir Sultan Külliyesi’nden haberdar olmamak hazindir.
O Emir Sultan ki, bu toprakların fethinde maddi manevi katkı sağlamış gazi dervişlerin mekanıdır. Burası 1925’lere kadar İzmir’in en muteber bölgesiydi.
Küçük kabristanında yer bulabilmek için yarışılan bir kutsal çevreydi.
Bu yanlış zihniyete mukabil ülkemizde milli değerleri dikkate almayan başka bir anlayış, yani ‘İslamcı’ geçinen bir çizgi var.
Tıpkı antik çağ meraklıları gibi, onlar da İslam tarihinde Türk dönemini atlayıp, ondan önceki devirlerde gezinirler. Hayali bir ‘ümmetçilik’ peşinde koşarlar.
Bir sonraki yazıda onları ele alacağım.

İlk yorum yapan olun

Bir yanıt bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.