YAHYA KEMAL GEÇİM DURUMU

TÜRKKAD (Türk Kadınları Kültür Derneği) genel merkezi, 2008’de Ankara’da bir sempozyum düzenlemiş: “Yahyâ Kemal ile Bir medeniyeti Yeniden Okumak.” Ayşe Topuz’un yayına hazırladığı tebliğler 2009’da basılmış. Ben yeni haberdar oldum. Sempozyum’un açılış konferansını Yılmaz Öztuna (1930-2012) vermiş. Yeni öğrendiğim birçok malûmatla dolu.

Bu konferans metninden Yahya Kemal’in geçim durumuyla ilgili kısımları seçerek sunmayı uygun gördüm. Buradaki bilgi ve fikirler tamamen merhum Yılmaz Öztuna’ya âittir. Bâzı cümlelerini yazı üslûbuna soktum ve sâdece ara başlıklar koydum ve Yahya Kemal’in kitaplarının listesini ilâve ettim.

ESERLERİ

Yahya Kemal’in eseri yoktur. Yahya Kemal’in hayâtında basılmış kita­bı yoktur. Nihat Sami Banarlı (1907-1974) Yahya Kemal’in en büyük şansıdır. Şayet öyle bir kimse olmasaydı. Yahya Kemal’in ölümünden sonra Bâbıâlî eşkıyâsı kitaplarını alırlar yalan yanlış kelimeler ve bozuk imlâ ile basarlardı. Banarlı onun bütün kitaplarını tam manâsıyla inzibata, zapturapta almıştır. Kendisi Türk şiir târihinin, Türk edebiyat târihinin müstesna bir mütehassısıydı. Yahya Kemal ekolünden çok iyi bir milliyetçi idi. Nihat Sami Banarlı’yı, büyük şükranla anmak gerekir.

N. Sami Banarlı’nın neşre hazırladığı ve İstanbul Fetih Cemiyeti neşriyatı arasında çıkan Yahya Kemal (1884-1958) Kitapları şunlardır: Şiir: Kendi Gök Kubbemiz, Eski Şiirin rüzgârıyla. Nesir: Aziz İstanbul, Eğil Dağlar (İstiklâl Harbi Yazıları), Siyasi ve Edebî Portreler, Edebiyata Dâir, Mektuplar Makaleler, Hatıralarım, Tarih Musâhabeleri, Siyâsî Hikâyeler.

EVİ OLMADI

Yahya Kemal’in hayâtında kiralık bile olsa kendi evi yoktur. Yahya Kemal’in kütüphanesi yoktur. Bu büyük şâir İstanbul Park Otel’de mütevâzı bir odada kalırdı. Park Otel’in sahiplerine teşekkür borçluyuz. İsmail Hakkı Oktay’a ve otelin işletmesini verdiği Ermeni Aram Efendi’yi minnetle anıyoruz. Onlar Yahya Kemal’e her hafta yahut her ay bir fatura göndermişlerdir ki, fatura semboliktir. Sembolik bir rakam yazılmıştır. Bu büyük sanatkârın, bu büyük adamın hayatını kolaylaştırmışlardır.

SOHBET ADAMI

Yahya Kemal yazar değildir. Yazar nedir? Yirmi dört saat yazan, konuşmaktan daha çok yazmayı tercih eden, yazmadan duramayan adamdır; hangi sahada olursa olsun, yazar bu­dur. Yahya Kemal büyük bir sohbet adamıdır. Yahya Kemal etrafına birtakım zevatı toparlar ve onlarla konuşur, eşsiz bir sohbet adamıdır. Çok büyük bir kültüre dayanmaktadır. İnanılması zor derece­de çok büyük bir hafızaya istinat eden bir târih kültürü, Osmanlı târihine bilhassa ve Avrupa târihinde Fransa târihine odaklanmış bir târih kültürü. Osmanlı şiirini fevkalâde iyi bilen, bütün dîvanları okumuş, bü­tün Osmanlı klâsiklerini okumuş ve ezberinde tutmuş bir hâfıza, soh­bet eder. Yahya Kemal’in meclisinde, diğer İstanbul meclislerinde, ilmî, edebî sanat meclislerinde olduğu gibi, muhtelif şahıslar konuşmazlar. Yahya Kemal konuşur, konuşmaktan bıkmaz, yorulmaz ve arada sırada dinleyenler işte biraz mümkün olduğu kadar birkaç cümle söyleye­bilirler, sohbete iştirak edebilirler.

İSTİKLÂL HARBİ YAZILARI

Yahya Kemal Osmanlı Devletinin, Türklüğün iki bin yedi yüz sene içinde vücûda getirdiği en önemli, en büyük cihan devletinin yıkılışı, Yu­nanlının İzmir’e girmesi suretiyle birkaç yıl önce kaybettiğimiz Rume­li kanadımızdan sonra ikinci kanadımızın, Anadolu kanadının da istilâya mâruz kalması üzerine bir heyecan devri yaşamıştır, 1919’dan 1922 so­nuna kadar birkaç yüz makale yazmıştır İstanbul basınında, dergiler­de, gündelik gazetelerde. Bu yazılar, Nihat Sami Bey sayesinde derlenip toplanmış, herkesin istifâdesine açılmıştır. Eski gazetelerde, mecmua­larda kalmış yazılardı, pek de ortaya çıkarılmıyordu. Yeni Türk Devleti için o kadar da önemli yazılar değildi.

Bu yazılarda çok güzel bir Türk­çe, çok kuvvetli fikirler, yiğitçe bir görüş var. İşgal kuvvetlerinin sansürü altında, korkmadan yazılmış, samimi, inanmış, Türk kültürünün, Türk millî şuurunun galip geleceğinden emin ve bu hareketi destekleyen, Mustafa Kemal Paşa’nın bu işi başaracağı kanaatinde olan birkaç yüz makaledir.

Bu makaleler, ümitsiz, fakir, yoksul Millî Mücâdele‘yi yö­neten Ankara’da milletvekillerince, aydınlarca gözyaşları içinde okun­muştur. Atatürk, o makaleleri asla unutmamıştır. Zâten Yahya Kemal gibi Makedonyalıdır, Yahya Kemal gibi Mustafa Kemal de on yedi-on sekiz yaşında ilk defâ İstanbul’a gelmiştir. Evet, Yahya Kemal Atatürk’ten üç yaş daha gençtir ama ikisinin de kaderi birbirine benziyor. İstan­bul kültürüne lise tahsilinden sonra on yedi yaşında falan girmişlerdir, Makedonyalıdır, birbirine yakın yerlerde, aynı muhitlerde, aynı coğrafyayı, aynı akıncı ruhunu, aynı kültürü, aynı atılımcılığı teneffüs etmişlerdir.

ATATÜRK VE YAHYÂ KEMAL

9 Eylül 1922’de Atatürk İzmir’i istirdat etmiş­tir, ondan sonra Yahya Kemal, Atatürk, inkılâplar, Türkiye Cumhuriyeti hakkında bir tek mısra yazmamıştır. Tek satır yazı yazmamıştır. Böyle bir yazar, böyle bir sanatkâr cumhuriyet târihinde mevcut değildir. Hep­si Atatürk’ü yüzde 10’u lehinde olmamak üzere, yüzde 90’ı lehinde ol­mak üzere mutlaka şu yahut bu şekilde dile getirmiştir. Yahya Kemal hariç. Atatürk Yahya Kemal’i mazur görmüştür.

Atatürk, söylediğim sebeplerden Yahya Kemal’i dolayı mazur görmüştür. Yahya Kemal’den böyle bir şey beklememiştir. Atatürk meş­hur yemekli gece toplantılarına da Yahya Kemal’i çok az davet etmiş­tir. Yahya Kemal’in en büyük zevki, malûm Ankara’dan İstanbul’a dö­nüş. Fakat bunun dışında Yahya Kemal’in sohbet adamı olması ve Yahya Kemal’in meclisinde, Yahya Kemal’in güneş gibi parlaması, tabii Atatürk’ün meclisinde mevzu bahis değildi.

Atatürk, Yahya Kemal’in bu çekingenliğini de anlamış ve meclisine çok az davet etmiştir. Ama Yahya Kemal’in evi olmadığını, geliri olmadığı­nı biliyordu. Ziyâ Gökalp’in temin ettiği İstanbul Üniversi­tesi profesörlüğü dışında Yahya Kemal’in hiçbir geliri olmadığını bildiği için Atatürk devrinde Yahya Kemal ya elçidir ya milletvekilidir.

TENKİTÇİ

Yahya Kemal, bütün büyük fikir adamları gibi, son derece münekkit­tir, her şeyi tenkit eder. Edebiyatta, dünyâ edebiyatında, Türk edebiya­tında, târihte, geçmişte tenkit etmediği hiçbir şey mevzu bahis değildir. Tabii bu karakterle de Atatürk tipinde bir devlet başkanının meclisinde bulunmak pek Yahya Kemal’in hoşuna giden bir şey değildi.

Yahya Kemal, Atatürk ve İnönü hakkında bir tenkitte bulunmamış­tır. Aslında o devrin ricali, şöhretleri arasında Yahya Kemal’in dilinden kurtulabilen hiç kimse yoktur.

Yahya Kemal’in asla tenkit etmediği, hem de kendi mesleğinden, yânı tefekkür sahasından bir kişi vardır, o da Ziyâ Gökalp’tir. Yahya Kemal, bizim Ziyâ Gökalp dediğimiz zâta “Ziyâ Bey” derdi. Ziyâ Bey aleyhinde herhangi bir mütâlâada bulunmamıştır. Ziyâ Bey’in teklif ettiği milliyetçilik, Selçuklu, Osmanlıyı çekip çıkaran, Yahya Kemal’in, teklif ettiği milliyet­çilik Osmanlı’ya fevkalâde ağırlık veren bir milliyetçilik olmasına rağ­men, en fazla onu tenkit etmesi beklenirdi.

VELÎ NÎMETLERİ

Niçin tenkit etmedi? Nîmete küfredilmez. Ziyâ Gökalp Yahya Kemal’in velînîmetidir.

Yahya Kemal’in başka bir maişet kapısı yoktu. Gökalp, Yahya Kemal’in maaşlı olarak İstanbul Üniversitesine müderris, yâni ordinaryüs profesör olarak tayinini sağladı. On seneye yakın bu mevkîde kaldı, orada çok değerli talebeler yetiştirdi. Hasan Âli Yücel, Ahmet Hamdi Tanpınar, Yahya Kemal’in talebeleri arasındadır. Yahya Kemal, 1915’te üniversiteye giriyor. Bu görev Yahya Kemal’in maişetini sağlam bir şekilde temin etmiştir.

Ondan son­ra Atatürk, ona elçilik ve milletvekilliği verdi. İnönü ve Menderes de bu siyâseti takip ettiler. Atatürk’e, bu sebeple minnet borçluyuz.

İsmet İnönü Atatürk’ün olanca çevresini tasfiye ettiği halde, Yahya Kemal’e iltifatını esirgememiş ve onun milletvekilliğiyle hiçbir şekilde oynama­mıştır, aynı alâkayı devam ettirmiştir.

Adnan Menderes İsmet İnönü’nün politik takımını tasfiye ettiği hâlde, aynı şekilde Yahya Kemal’e çok dikkat etmiştir ve bir şeyden mahrum olma­ması için alâka göstermiş, hürmetlerini eksik etmemiştir.

İlk yorum yapan olun

Bir yanıt bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.